MADDE VE ÖZELLİKLERİ
MADDELERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Evrende yer kaplayan, hacmi,
kütlesi ve eylemsizliği olan her şey madde olarak tanımlanır.
Daha iyi bir tanım yapılması gerekirse, madde bir algı ya da algılar
bütünün sonucu olarak beyinde oluşan elektrik sinyallerinin yorumlanmasıdır. Madde doğada katı, sıvı,
gaz ve plazma halde bulanabilir.
Maddeden maddeye
farklılık göstermeyen sadece madde miktarı ile değişen özelliklere maddenin ortak özellikleri denir. Maddenin ortak
özellikleri Kütle, hacim ve eylemsizliktir.
Kütle: Cismin barındırdığı
madde miktarı olarak tanımlanabilir. Eşit kollu terazi ile ölçülür. Bu ölçümde kilogram adı verilen bir birim
referans olarak kullanılır. Ölçmede esas olan karşılaştırma olduğu için
herhangi bir cismin kütle değeri evrenin her yerinde sabittir.
1887 yılında referans
bir kilogram olarak kabul edilen Platin-İridyum karmışımı silindir. Fransa’nın
Serves Kentinde Uluslararası Ağırlık ve Ölçümler Bürosunda korunmaktadır. 3,9
cm boyunda ve 3,9 cm çapında ki bu silindirin, platin-iridyum alaşımından
yapılmasının nedeni bu alaşımın çok kararlı olmasıdır. Bu kararlılığı sayesinde
yıllarca hiçbir kayba uğramadan saklanabilir.
Tanecikli Yapı: Tüm maddeler
tanecikli yapıya sahiptir. Maddeler atomlardan, atomlar da belirli yörüngede
dönen elektronlar ile merkezdeki çekirdekten meydana gelir. Elektron ile
çekirdek arası ise boşluktan meydana gelir. Eğer siz çekirdeği Ankara’da bir
futbol sahası olarak düşünürseniz elektronu da Ankara’ya 100 km uzaklıktaki
Kars’ta bir top olarak düşünebilirsiniz. Arada ise boşluk vardır.
Elektrikli Yapı: Tüm maddeler pozitif
(+) yükü proton, negatif (-) yüklü elektron ve yüksüz (nötr) nötronlardan
oluşmaktadır.
Ağırlık: Cisme uygulanan
yerçekimi kuvvetine ağırlık denir, birimi Newton dur. Ağırlık
yerçekimine bağlı olduğu için kütle değişmezken ağırlık ölçüldüğü bölgenin yer
çekimi ivmesine bağlı olarak değişir.
Hacim: Cismin evrende
kapladığı yere hacim denir. Her hangi bir cisim için hacim ortamın
sıcaklığına ve basınca göre değişebilir.
Eylemsizlik: Maddenin durumunu
koruma eğilimine eylemsizlik adı verilir. Örneğin duran bir cisim herhangi bir
kuvvet etkisinde kalmadığı sürece hareket etmez. Hareket eden bir cisim de
herhangi bir kuvvet altında kalmadığı sürece durmaz.
Maddelerin
Fiziksel Özellikleri ve Fiziksel Olaylar
Maddelerin dış yapıları ile ilgili olan
özelliklerine fiziksel özellik denir. Fiziksel özellikler, madde başka bir
maddeye dönüşmeden ölçülebilen ve gözlenebilen özelliklerdir.
Maddenin fiziksel özelliklerinin değiştiği
olaylara fiziksel olaylar denir . Fiziksel olaylarda maddenin yapısı değişmez.
Buzun su, suyun buhar haline geçmesi fiziksel olaydır. Ölçülebilen özelliklerin
çoğu aynı zamanda görülebilen ve hissedilebilen özelliklerdendir.
Maddenin
Ayırt Adici Özellikleri:
Her madde için sabit
bir değeri olan ve maddelerin birbirinden ayırt edilebilmesini sağlayan
özelliklere maddenin ayırt edici özellikleri denir.
Ayırt Edici Özellik
|
Katı
|
Sıvı
|
Gaz
|
Özkütle
|
+
|
+
|
+
|
Genleşme
|
+
|
+
|
-
|
Esneklik
|
+
|
-
|
-
|
Çözünürlük
|
+
|
+
|
+
|
İletkenlik
|
+
|
+
|
+
|
Kaynama Noktası
|
-
|
+
|
-
|
Erime
Noktası
|
+
|
-
|
-
|
Donma Noktası
|
-
|
+
|
-
|
Öz
Kütle:
Birim hacimdeki kütleye öz kütle denir.
Genleşme: Isının etkisi ile
cismin boyunda ve yüzeyinde meydana gelen değişikliklere genleşme denir.
Esneklik: Bir kuvvetin etkisi
ile maddenin şeklinde meydana gelen değişikliğe esneklik denir.
Çözünürlük: Bir maddenin diğer
madde içerisinde çözünme oranına çözünürlük denir.
İletkenlik: Maddenin
elektronları bir noktadan bir noktaya ilete bilme özelliğine iletkenlik denir.
Kaynama
Noktası:
Sıvı haldeki bir maddenin kaynaması için gerekli olan sıcaklık değeri.
Yoğunlaşma
Noktası:
Gaz haldeki bir maddenin sıvı hale geçebilmesi için gerekli olan sıcaklık
değeri.
Erime
Noktası:
Katı haldeki bir maddenin sıvı hale geçebilmesi için gerekli olan sıcaklık
değeri.
Donma
Noktası:
Sıvı haldeki bir maddenin katı hale geçebilmesi için gerekli olan sıcaklık
değeri.
Katılarda boyutlar arası ilişkiler ve dayanıklılık
Bu ünitede, katı
maddeleri belli bir oranda büyüttüğümüz de kesit alanları, yüzey alanları ve
hacimlerinin kaç kat büyüdüğünü hesaplayacağız. Canlıların çeşitli özellik ve
ihtiyaçları ile bu değerler arasında nasıl bir ilişki olduğunu, sıvılarda
adezyon , kohezyon, yüzey gerilimini ve kılcallık olaylarını tanıyacak, güncel
olaylarla ilişkilerini kuracağız. Bir gaz olarak atmosferin nasıl oluştuğunu
birlikte açıklayacağız. Soğuk ve sıcak plazmayı günlük yaşamdan örneklerle
tanımlayacağız.
Düzgün geometrik yapılı
katıların en, boy ve yükseklikleri katının öz kütlesi değiştirilmeden eşit
miktarda arttırılır ya da azaltılırsa maddelerin kesit alanı, toplam yüzey
alanı ve hacminde değişiklik meydana gelir. Öz kütle sabit olduğu için maddenin
kütlesiyle hacmi de doğru orantılıdır. Buna göre hacim değişirse kütlede aynı
oranda değişir.
Buna göre katı
maddenin üç boyutunda da eşit miktarda değişiklik yapıldığında en büyük
değişiklik maddenin hacminde dolayısıyla kütlesinde meydana gelir.

Varlıkların
en ve boylarındaki değişim yüzey alanı, kesit alanı ve hacimlerinde de değişime
neden olmaktadır. Kesit alanı/hacim oranı varlıkların dayanıklılığını belirler.
Oranın büyük olması dayanıklılığın fazla olduğu anlamına gelir. Varlıkları orantılı
bir şekilde büyüttüğümüzde dayanıklılıkları ağırlıklarına oranla daha az
artacaktır.
Dayanıklılık =
EK BİLĞİ: Cisimlerin ebatları orantılı bir şekilde
arttırıldığında dayanıklılıkları o oranda azalır.
EK BİLĞİ: Taş yapılar dayanıklılıkları en büyük
değerde olacak şekilde
Projelendirilir.
NOT:
Bir insan kendi ağırlığının 0,86 katını, karıncalar ise kendi ağırlıklarının 52
katını kaldırabilmektedir.
Canlı ve Cansız Varlıkların Yüzey Alanı- Hacim İlişkisi
Varlıkların
boyutları artırıldığında yüzey alanlarıyla, hacimleri artmaktaydı.
Hacimlerindeki artış kütlelerinin dolayısıyla ağırlıklarının da artacağı
anlamına gelir. Bu yüzey alanıyla hacimdeki değişme, varlıkların dış çevreyle
olan etkileşmelerini, enerji alış verişlerini, canlı organizmaların yaşamsal
faaliyetlerini etkilemektedir. Bir odunun normal şekilde sobaya atıldığındaki
yanmasıyla, çok küçük parçalar haline getirilerek sobaya atıldığındaki yanması
arasında fark vardır. Odunlar küçük parçalar haline iken daha çabuk yanacaktır.
Küçük bir cam parçası belli bir yükseklikten bırakıldığında yere çarptığında kırılmazken,
aynı cins camdan büyük bir pencere camı aynı yükseklikten bırakılırsa kırıldığı
gözlenecektir.
Örneğin:1kg büyük patatesle,1kg küçük patates soyulduğunda,
küçük patatesten daha fazla kabuk çıkar.
Bütün bu durumlardaki farklılığı belirleyen, varlıkların
oranıdır.
Bu oran
birim kütle başına düşen yüzey alanı olarak ta ifade edilebilir. Doğadaki canlı
varlıkların şekilleri birbirinden farklıdır. Bundan dolayı her farklı canlı
için bu
oranı, yaşamlarını en uygun şekilde
yaşayabilmeleri için gereken en uygun değerlerdir.
Canlılar
için vücutlarında üretilen enerjinin dış ortama aktarılması ya da dış ortamdan
alacakları enerjinin değerini canlının
oranı belirler.
Canlılar hacimleri
oranında enerji üretirken, yüzey alanları oranında bu enerjiyi dış ortama
aktaracakları için,
oranı büyükse
enerji kaybının çok olacağı, küçükse de az olacağı anlaşılır. Bundan dolayı bu
oranın büyük olduğu canlılarda canlının metabolizma faaliyetleri hızlı, enerji
üretiminin fazla olması gerekir ki canlı yaşamını sürdürsün.
Bunun sebebi de
oranının küçük
çıkması durumunda metabolizmalarındaki fazla enerjiyi yüzey alanlarını
arttırarak dışarıya atma ihtiyacıdır.
NOT:
Aynı hacme sahip
geometrik cisimler içerisinde en küçük yüzey alanına ve en az
oranına küre
sahiptir.
Sıvılarda kılcallık ve Yüzey gerilimi
SIVILARIN TEMEL
ÖZELLİKLERİ:
1-Sıvılar
içinde bulundukları kabın şeklini alırlar.
2-Hacimleri
belirlidir. Şekilleri belirli değildir.
3-Molekülleri
arasında boşluklar vardır.
4-Molekülleri
kaygandır. Sıkıştırılabilirlik çok çok azdır.
5-Sıvıların
yüzey gerilimi vardır.
6-Açık
kaptaki sıvılar buharlaşırlar.
SIVILARDA KILCALLIK VE YÜZEY
GERİLİMİ
Farklı iki
maddenin molekülleri arasında var olan ve bu iki maddenin birbirine yapışmasını
sağlayan çekim kuvvetine adezyon kuvveti (yapışma) denir.
Örneğin:1-yağmur
damlacıklarının cama yapışması
2- denizden çıkan
bir insan vücudunun ıslak kalması
3- durgun bir su
üzerinde hareket eden yaprağın suyu sürüklemesi v.b
Maddenin kendi
molekülleri arasındaki çekim kuvvetine kohezyon denir. Bir musluktan su
damlarken önce küçük bir damla oluştuğunu sonra damlanın büyüyüp aşağı doğru
uzandığını ve nihayet musluktan kopup bağımsız halde fakat yine de bir bütün
olarak yere düştüğünü gözlemişizdir.
Örnek: içinde su
bulunan ince bir cam tüpü düşünecek olursak burada suyun kendi molekülleri
arasında kohezyon
kuvvetinden cam ve su arasında bir adezyon kuvveti
vardır.
Sıvıların ince tüpler
içerisindeki yükselme veya alçalma hareketi de, tamamen bu iki kuvvet
arasındaki etkileşim ile bağlantılı olan yüzey gerilimi ile ilişkilidir. İnce
tüpler içerisinde yüzey gerilimi nedeniyle sıvının en üst seviyesinde içbükey
veya dışbükey bir kavis gözlenir.
Sıvının kohezyon kuvveti
eğer içinde bulunduğu kılcal yapının duvarlarıyla arasındaki adezyon
kuvvetinden büyükse, sıvı seviyesi düşmeye eğilimlidir ve sıvının üst yüzeyinde
de dışbükey bir eğri görülür. Ancak durum bunun tam tersi ise, yani kılcal
yapının duvarları ve sıvı arasındaki çekim kuvveti daha yüksekse sıvı bu kez
yükselmeye eğilim gösterir ve üst yüzeyde de içbükey bir kavis görülür.
Islaklık hissi de doğal olarak bu iki kuvvet
arasındaki etkileşimle ilişkilidir. Kimya ve Fizikte 'ıslaklık' bu kuvvetler
arasındaki ilişkiye bağlı olarak adlandırılır.
adezyon > Kohezyon
=Islanma Koşulu
|
Kohezyon >
Adezyon=Islanmama koşulu
|
Bir sıvının
yüzeyini bir birim alanı (ör.1cm²)kadar uzatmak veya arttırmak için gereken
enerji miktarına yüzey gerilimi denir.
Sıvıların serbest yüzeyinde fark edilen ve sıvı yüzeyini gergin bir zar
gibi dengede tutan kuvvete yüzey gerilimi denir.
Sıvının molekülleri arasındaki kohezyonun
etkisiyle sıvı yüzey ile hava arasında bir tabaka varmış gibi bir duruma yol
açar. Bu durumun etkisini suya batırılmış bir
Fırçanın sudan
çıkarılırken uçlarının birbirine yaklaşmasında görebiliriz.
Yüzey gerilimi diye adlandırılan bu durumun
sıvıların diğer maddeler üzerindeki ıslanma etkisini gösterir.
NOT: çoğu sıvıların yüzey gerilimleri artan
sıcaklıkla doğrusal bir şekilde azalır.
(bazı erimiş
metaller hariç) ve moleküller arası kohezyon kuvvetlerinin sıfıra yaklaştığı
kritik sıcaklık civarında çok küçük bir değer olur.
Sıvılarda yüzey
geriliminin azalması sıvıların diğer maddelerle etkileşimini kolaylaştırır.
Günlük hayatta kullandığımız birçok temizlik malzemesi sıvıların yüzey
gerilimini düşürerek suyun maddeyi ıslatmasını arttırmasının yanında kirlere
daha iyi nüfuz etmesini sağlar. Bu şekilde daha iyi sonuçlar elde edilmesine
katkıda bulunur.
Sıvı molekülleri
arasındaki etkileşim sonucu olan yüzey gerilimi, su örümceği gibi böceklerin su
üzerinde rahatça hareket etmesini sağlamanın yanı sıra sıvıların bazı
maddelerin bünyesine nüfuz etmesini ve sıvının madde içerisindeki kılcal
atomlarda taşınmasını da sağlar.
Bitkilerde köklerden alınan suyun bitkinin
diğer organlarına iletiminde ve kanın damarlarda yerçekimine ters yönlü
hareketinde de yine bu prensipler geçerlidir.
Sıvı
molekülleri ile ince yüzeyi oluşturan moleküller arasında adezyon kuvvet, sıvı moleküllerinin
kendi arasında da kohezyon vardır. Sıvıların çok ince borularda yükselmesi
onların bu özelliklerinden kaynaklanan etkiyle gerçekleşir.Bunan göre; Bir
sıvının adezyon etkisiyle bir katı içinde yayılmasına kılcallık denir.
Kılcallığı:
*Gaz
lambası fitilinde yükselen Gaz yağında
*Kurutma kâğıdının ya da havluların
Suyu çekmesinde
*Bitkilerde suyu topraktan alıp üst kısımlara
Çıkartması ve benzeri birçok örnekte görmekteyiz.
GAZLAR VE PLAZMALAR
AURORA (KUTUP IŞIKLARI)
Kutup
ışıkları ya da aurora, genellikle kutup bölgelerinde görülen bir gece ışımasıdır.
Aurora, gökyüzündeki doğal ışık görüntüleridir. Genelde gece görülen kutup ışıkları,
çıplak gözle de izlenebilir. Güney kutbundan görenler güney ışıkları (aurora
australis),kuzey kutbundan görülenler kuzey ışıkları (aurora borealis)
olarak adlandırılır.
Bu
doğa olayının temel kaynağı, güneş lekelerine neden olan güneş patlamalarıdır.
Auroralar, güneşin dünya atmosferi üzerindeki etkilerinin en belirgin şekilde
görülebilenidir.
Kutup
ışığı görüntüleri güneş’ten gelen solar rüzgârlarındaki yüklü parçacıkların
atmosferle etkileşmesi sonucu oluşur.
Kutup
ışıkları,11 yıllık güneş döngüsünün en yoğun zamanlarında oluşur. Eylül-Ekim ve
Nisan-Mayıs aylarında en çok görülür. Genellikle yeşil renkte görülen auroralar
çok yükseklere çıkıldığında kırmızı ve pembe renkte görülür.
GAZLARIN TEMEL ÖZELLİKLERİ:
* Gaz molekülleri arasında
geniş boşluklar vardı.
*Gazların sıkıştırılabilirlik
özellikleri vardır.
*Belirli bir şekilleri ve
belirli bir hacimleri yoktur.
*Bu özelliklerinden dolayı
gaz molekülleri bulundukları ortamı tamamen doldururlar.
Dünyada yaşama olanağı sağlayan Dünyamızın
diğer gezegen ve yıldızlardan ayıran atmosferdir.
ATMOSFER: Yerçekimi etkisiyle dünyayı saran gaz ve
buhar tabakasına atmosfer denir.
Belirli bir sınırı
olmayan atmosferin kalınlığını hava moleküllerine etkileyen yer çekimi kuvveti
ve bu moleküllerin sahip olduğu kinetik enerji belirler. Yer çekimi kuvveti
uzaya dağılma eğilimi gösteren hava moleküllerini tutarken moleküllerin sahip
olduğu kinetik enerji, moleküllerin yere düşmesini engeller. Moleküllerin yerin
çekim kuvvetiyle yere doğru çekilmesi ve kinetik enerjiyle dağılma eğilimleri
arasında bir denge söz konusudur. Bu denge öyle hassastır ki yer çekim kuvveti
olmazsa atmosferde olmaz. Moleküllerin hareketini sağlayan enerji ise güneştir.
Auroranın gerçekleştiği yer olan
atmosferimiz güneş enerjisi ile beslenmekte ve yer çekimiyle tutulmaktadır.
Atmosfer canlılara yaşama imkânı tanısa da bu imkân atmosferin her seviyesinde
eşit değildir.
Mükemmel bir dengeye sahip olan
atmosferimizin gaz yoğunluğu yeryüzünden itibaren kademeli olarak azalmaktadır.
Auroranın gerçekleştiği yüksekliklerde (100–1000 km)ise gaz yoğunluğu neredeyse
en küçük değeri alır. Yoğunluğu yükseklikle azalan havanın atmosfer
içerisindeki toplam kütlesinin %50’si 5–6 km de ,%90 ilk 20km de ve %99’u da
ilk 30km de bulunmaktadır.
Gazların günlük
hayatta değişik kullanım alanları vardır.
1-kamyon gibi
taşıtların fren sistemlerinde
2-ısınmada
3-elektrik
üretiminde
4-mutfak
tüplerinde
5-havalı
matkaplarda
6-taşıtlarda yakıt
olarak
PLAZMA
Maddelerin
4 hali vardır
1-katı
hali
2-sıvı
hali
3-gaz
hali
4-plazma
hali
Maddelerin plazma hali günlük hayatımızda
en az görülen hal iken evrenin neredeyse tamamı (%96) plazma hali özelliğini
taşımaktadır.
Maddenin plazma halinin
uzaydaki örnekleri;
Güneş,
yıldızlar, güneş rüzgârları vb.
Yerküre üzerindeki maddenin plazma halinin
örnekleri;
Şimşek,
yıldırım, kuzey ve güney kutup ışıkları (auroralar)
PLAZMALAR:
1-Isı ve
elektriği iyi iletirler
2-Eşit
sayıda pozitif (iyon yükleri) ve negatif (elektronlar) yüklere sahiptir.
3-Yüksek veya
düşük sıcaklık ve enerji yoğunluğuna sahiptir.
Plazmalar, laboratuar ortamlarında gazların
ısıtılarak çok yüksek sıcaklıklara ulaştırmasıyla veya çok düşük sıcaklıklarda
yüksek enerjili parçacıklara veya ışımaya maruz bırakılarak da üretilebilir.
Örneğin: Plazma topu, flüoresan
ve neon Lambaları ile mum alevi (fitile yakın kısmı) yerkürede üretilen plazma
örnekleridir.
Plazmalar
çok düşük veya yüksek sıcaklıkta görülür. Buna göre plazmalar
1-soğuk
plazma
2-sıcak
plazma olmak üzere iki gruba ayrılır.
Plazmaların yüksek
enerji yoğunluğuna sahip olmaları ve diğer enerji üretim yöntemlerine göre daha
temiz olması bazı ülkelerde plazmalardan enerji üretimine yöneltmiştir.
Hafif atomların yüksek hızlarda çarpışması
sonucu daha ağır atomların oluştuğu füzyon olayının gerçekleşmesi için çok
yüksek enerjilere ihtiyaç duyulur. Doğada sıvı füzyon için uygun koşullar
yıldızların merkezlerindeki plazmalarda görülmektedir. Üretim için gerekli olan
yakıt ise deniz suyunda da bulunan ağır hidrojendir ve bu nedenle sınırsız
enerji kaynaklarındandır ancak yeterli sıcaklığa ulaştırmadaki istenilen ideal
ortamın oluşturmasındaki ve uygun reaktör yapımındaki sorunlar nedeniyle sıcak
plazmadan enerji üretimi güçleşmektedir.
teşekkürler cok emek verdin :)
YanıtlaSilHow to make a living in the casino with a gaming table
YanıtlaSilI've been 거제 출장샵 playing slot machines for many 화성 출장샵 years and am 영주 출장샵 still able to 광양 출장샵 find the best game choices for the casino. However, I'm 이천 출장안마 wondering how I